
Doğru tanımlamak gerekir; Stres nedir? Stres, günlük hayatta bolca duyduğumuz ve bolca da sarf ettiğimiz bir kelime. Bunun başlıca nedeni stresin yaşamın her alanına nüfus edip, bizle birebir temas halinde olmasıdır. Yaşadığımız çağ itibariyle, hayatımızın kaçınılmaz bir parçası haline gelen stresin kelime manası 'zorlama'dır. Psikolojide ise birkaç tanımla tarif etmek mümkün:
Kişinin, bedensel ve ruhsal anlamda kendi sınırlarını aşan baskı ve tehdit unsurlarını hissetmesine stres denir. Kişinin fizik ve sosyal çevresinden gelen olumsuz etkilere bedenini ve ruhunu koruma adına verdiği tepki de stresin tanımı içindedir. Yeni karşılaşılan bir duruma adapte olma süreci de strestir.
Stres çeşitleri
Olumsuz çağrışımlarla anılan stres iki çeşit olarak incelenebilir:
1) Yapıcı stres
Zorlamaya muhatap olan kimse çalışma, gelişme, uyum sağlama, yeni bir şeyler üretme çabası içersindeyse, burada olumlu ya da yapıcı olarak izah edebileceğimiz stres var demektir. Bu sayede kişi hedeflerine daha rahat ulaşacak, başarılı olacaktır. Nihayetinde mutluluğu yakalamak bedensel ve ruhsal bütünlüğü yakalamayı temin edecektir. Ek olarak da her baş edilen stresin kişiye tecrübe ve direnç kazandırdığını söyleyebiliriz.
2) Yıkıcı stres
Hoşa gitmediği halde karşılaşılan durumlara uyum sağlama süreci yaşanılıyorsa olumsuz - yıkıcı stresten söz ediliyor demektir. Kişi baş edemezse tükenmişlik, beceriksizlik duygularını yaşatır.
Stres kaynakları
1) Çevresel faktörler: Kişinin elinde olmayan stres kaynaklarıdır. (Trafik, çevre gürültüsü, zorunlu mekân değişikliği vs.)
2) Sosyal faktörler: Sosyal çevrede kurulan iletişim ağlarını ve sorumluluklarını kapsar. (yeni sosyal ortamlara uyum sağlama, aile ya da arkadaştan ayrılma vs.)
3) Kişisel faktörler: Kişinin algısıyla şekillenen bir nevi kişinin elinde olan stres kaynakları da diyebiliriz. (Kişisel düşünceler, olayları yorumlama şekli, durumlara verilen anlamlar vs.)
4) Fiziksel faktörler: Atlatılan veya hâlihazırda yaşanılan bir hastalık, yaralanmalar, dış görünümde olan herhangi bir aksaklık gibi kişinin fiziğine yansıyan kaynaklarda strese yol açar.
Stresin belirtileri
Stres vücudun kimyasına azami derece etki eder. Nihayetinde strese maruz kalan ve onunla baş edemeyeceğini düşünen kişi çarpıntı, halsizlik, kusma, psikosomatik denilen tamamen psikolojik kaynaklı olup fizyolojik yansımaları olan ağrılar (özellikle baş ve mide), ileriki dönemlerde ülser oluşumu yaşatabilir.
Hamileler daha çok dikkat etmeli!
Özellikle hamile kadınların stres altında olmaları taşıdıkları bebek açısından çok risklidir. Bu konuda önlem alamamış annelerin hormonları bebeklerine akseder. İleriki dönemlerde bu bebeklerin stresli bir yapıya sahip oldukları görülür.
Stres, zihinsel anlamda dikkat dağınıklığı, kararsızlık, zihinsel durgunluk, işlem hatalarında artma gibi yollarla kendini gösterirken duygusal anlamda sinirlilik, gerginlik, aşırı alınganlık şeklinde ortaya çıkabilir.
Strese karşı gösterilen tepkiler
Strese karşı insanların bedenleri genelde birbirine benzer belirtiler verirken, davranış boyutunda verilen tepkiler kişiden kişiye ve ortamdan ortama büyük farklılıklar gösterir. Kimi stres sebebiyle bağırıp çağırmayı, kimi odasına kapanıp saatlerce ağlamayı, kimi de hiçbir tepki vermeden içine atmayı tercih eder. Her ne olursa olsun çözümlenmemiş, yönlendirilmemiş stres öncelikle bireyin yaşam kalitesini düşürür. Doyumsuz bir hayat nedeniyle de kişi ve onun yakın çevresi olumsuz etkilenir.
Stresimiz sorumluluğumuzdur!
İş yerimiz, sosyal çevremiz, ekonomik durumumuz gibi sayabileceğimiz pek çok stres kaynakları nedeniyle birçok zorlamayla karşı karşıya geliyor olabiliriz. Bunun neticesinde de sinirli, kırıcı ya da tam aksine içe kapanık, herkesi kendinden soyutlayan bir kimse haline dönüşebiliriz. Yaşanılan bu sıkıntılı dönemlerde ailemizden, çevremizden destek isteyip, biraz daha müsamahakâr olmalarını rica edebiliriz. Hiç kimseyi kendi stresimiz nedeniyle üzmeye, kırmaya hakkımız yok. Stresimizin sorumluluğunu kabul ederek, hem kendimiz hem de çevremiz adına stresimizle mücadele etmeliyiz.
Stres ile baş edebilmek için...
Zorlama ile karşılaşınca bol kafein tüketme, sigara ve alkole yönelme, aşırı yeme gibi davranışlar gözlenmektedir. Hâlbuki bunlar rahatlatmadan ziyade daha fazla strese sebep olur ve kişinin kendini kısır döngüde hissetmesine yol açar.
Stresle mücadelede doğru adımlar!
Her şeyden önce şunu belirtelim ki stres seviyesi kronik veya kronikleşme sürecindeyse kişinin daha fazla vakit kaybetmeden bir uzmana başvurması yerinde olacaktır. Eğer buna imkân bulunamazsa aşağıda sayacağımız adımlar takip edilebilir.
Sebepleri belirleyin
Stres kaynaklarımızı yazıya dökerek belirlemeliyiz. Aynı işlemin zihinden yapılması karışıklıktan başka bir şey getirmez. Sınırlandırmak adına yazıya dökmek önemlidir. Yazılan bu kaynakları objektif olmaya özen göstererek değerlendirmeliyiz. Gerçekten stres oluşturacak kadar büyük problem olup olmadıklarından emin olmalıyız.
Bakış açınızı değiştirin
Ciddi manada bizi zorladığını düşünülen olaylarda, yerleşik olan bakış açısını değiştirmeliyiz. Mesela, davranışlarıyla bizi üzen, zorlayan bir kimseye öfkelenmek yerine cahilliğinden ötürü böyle yaptığını düşünerek ona acıma hissedebilirsek stres kaynağı dolayısıyla stres kendiliğinden çözümlenecektir. Tek yapmamız gereken bakış açısını olabildiğince pozitifleştirmek.
Abdest almak rahatlatır
Stresi yoğun yaşıyor isek bir spor dalı ile meşgul olmamız yerinde olacaktır. Böylece enerjimiz olumlu yönde harcanacak, stres yoğunluğu dağıtılacaktır. Aynı şekilde bol bol suyla temasa geçmek rahatlatıcı olacaktır. Mümkünse günlük duş almak, değilse gün içersinde sık bir şekilde abdeste yer vermek bu konuda bize yardımcı olacaktır.
GERİYE DÖNMEK İÇİN BURAYA TIKLAYINIZ
Bu sayfa hakkında yorum ekle: